Transilvanya’ya Nasıl Gidilir?
Transilvanya Bükreş’in kuzeyinde bulunan bir bölge, o yüzden başlangıç noktası Bükreş oluyor. Biz Bükreş’e Ankara üzerinden Pegasus uçağı ile uçtuk. Ancak başlangıç noktanız İstanbul ise İstanbul’dan arabanızla gelmek de seçenekler arasında olabilir. İstanbul’dan arabayla gelenler Bükreş yolculuğunun yaklaşık olarak 9 saat sürdüğünü belirtiyorlar. Ayrıca yaz aylarında İstanbul’dan Bükreş’e Direk kalkan Bükreş ekspresi bulunuyor. Bükreş den başlayarak sırasıyla Piloieşti, Sinai ve Buşteni’den sonra Braşov şehrine geliyorsunuz.
Transilvanya’ da Araba Kiralamak Gerekli mi?
Transilvanya’da otobüs ve tren seferleri de bulunuyor aslında ancak biz gittiğimiz yerlerde araba kiralamayı tercih ettiğimizden rentalcars.com internet sitesinden araç kiraladık. Müşteri yorumlarında puanı yüksek olduğundan Klass Wagen firmasını tercih ettik. Bu firma Romanya’da yerel firmalar arasında en yaygın araç parkına sahip olan ve yaygınlığı olan bir firma. Ayrıca diğer bilindik firmalara göre fiyatları daha uygun. Günlük kirası 20 euro. Full sigorta yaparsanız da günlük 40 euro yapıyor.
NOT: Araba kiralarken arabanın çok iyi olmasına dikkat edin. Zira Transilvnaya yolları epey dar ve çoğu yerde otoyol yok. Bizim açımızdan en zorlayıcı an özelikle Brasov- Sibui yoluydu. Hem tırlara denk geldik hem de bazı yerlerde yollar nerdeyse köy yollarına dönüştü. Diğer ikinci bir nokta ise arabayı ful sigorta yaptırın. Aksi takdirde kredi kartınızdan 1500 euro depozito alıyorlar ve muhtemelen arabayı geri iade ettiğinizde ufak sebeplerden 500 Euro’sunu sizden keseceklerdir.
Romanya’da Yollar nasıl?
Transilvanya’da araba kullanıyorsanız çok dikkatli olmanız gerekiyor. Bükreş’den çıktığınızda Braşov yolunda Ploieşti şehrine kadar duble Yol. Burdan sonra artık tek gidiş dönüş yolları başlıyor. Ancak gene de tek gidiş dönüş olmasına rağmen yol çok geniş ve ağır vasıtalar yolun iyice sağına çekilerek size yol veriyorlar bu da yollarda birikme olmasını engelliyor. Bunun tek istisnası Braşov- Sibiu yolu, çünkü bu yol ciddi anlamda sıkıntılı ve bizi epey strese soktu. Hem yol çok dar hem de arabanız iyi olmayınca arkadan gelen araçlar tacize başlıyor ve bu da çok stresli oluyor.
Transilvanya’ya ne Zaman Gidilir?
Biz easter tarihine denk gelen Nisan ortası geldik. Toplamda 4 gün kaldık ve sadece ilk gün yağmurluydu onun dışında hava güneşliydi. Gezmek için çok ideal bir zamandı. Dolayısıyla Mart hariç Nisan ve Mayıs ayı da Transilvanyayı gezmek için ideal zamanlar. Onun dışında yaz aylarının en güzel zamanları olduğunu söyleyenler de mevcut.
Transilvanya’da Neler Var?
Transilvanya’da Draculanın şatosu olarak da bilinen Bran kalesi dahil olmak üzere görkemli şatolar, tarihi şehirler, filmlere konu olan harika bir doğa, vahşi yaşam(Ayı nüfusu ve kurt nüfus çok fazla) ve rengârenk tek katlı evleriyle tatlı köyler bulunuyor.
Bükreş’te Nerede kalabilirim?
Bükreş’de İbis Bükreş Politeknik hotelinde konakladık. Merkeze 3,9 km mesafede olan yeni bir otel. Kahvaltısı çok çeşitli. Belki de Avrupa’da şimdiye kadar Türk kahvaltısına en yakın kahvaltıyı burada yaptık desek yanlış olmaz. Burada gecelik konaklama 2kişi ve bir çocuk olarak 80 euroya yani 1680 liraya konakladık. Farklı bir Otel’de kalmak isterseniz aşağıdaki başlıktan Booking.com üzerinden fazlaca seçeneğe ulaşabilirsiniz.
Bükreş’ten Transilvanya’ya Nasıl Gidilir?
Bükreş’de bir gece geçirdikten sonra Transilvanya gezimize başlamak için Brasov şehrine doğru yola çıktık. Braşov Bükreş’den yaklaşık olarak 2,5 saat sürüyor. Transilvanyayı gezmek istiyorsanız Braşov’dan başlamalısınız gezinize. Brasovu Transilvnaya gezimizde merkez bölge olarak seçtik çünkü buradan 2 saatte Transilvanya’nın her yerine gidebiliyorsunuz. Brasov’da ise Villa V pansiyonunda konakladık. Burası gecelik 90 euro idi.
Transilvanya Duraklarımız
Bizim Transilvanya gezimiz İlk gün Sınaia ve Peleş Kalesi olarak başladı, ikinci gün ise Braşov ve ödüllü şehir Sibiu olarak devam etti. Son gün ise Bran kalesi ve çevresini gezdik. Aşağıda daha detaylı olarak bahsettik.
Sınaia-Buşteni
Sınaia Bükreş-Brasov yolu üzerinde yer alan dağlık bir alanda yer alan bir küçük kasaba. Burası daha çok doğa sporları için tercih edilen bir bölge. Biz burada yer alan otelleri Bolu dağında yer alan otellerin konseptine benzettik. Burada Peles kalesi de yer alıyor. Ayrıca Netflix’de yer alan Wednesday dizisini seviyorsanız burası tam size göre. Çünkü, dizide yer alan bazı sahneler Buşteni şehrinde yer alan Cantacuzino kalesinde çekilmiş.
Peleş Kalesi
Peleş kalesi Romen mimarisinin en önemli örneklerinden birisi. Sınai’den burası arabayla 15 dakikalık bir mesafede. Ancak, Peleş kalesinin dibine kadar gidemiyorsunuz ancak yürüyerek 7-8 dakikalık bir mesafede park etmeniz gerekiyor. Peleş Kalesi, 1873-1914 yılları arasında Romanya’nın ilk kralı olan Carol I of Hohenzollern tarafından inşa edilmiş olup ilk kullanım amacı yazlık saraymış. Bir dönem sarayın ihtişamı ve güzeeliği sebebiyle Rumen diktatörü olan Nikolay Çavuşesku tarafından kullanılmak istenmiştir. Mimarisi neo-Rönesans tarzındadır ve inşa edilirken Kral Osmanlı zannatkarları dahil tüm Avrupa’dan alanında yetenekli olan zanaatkarları yapımında kullanmıştır. Çek taş ustaları, Fransız tasarımcılar ve alman marangozlar görev almışlardır.
Braşov
Transilvaya’da bizim ana karargahımız burası oldu. Çünkü buradan tüm gezilecek yerlere 1-2 saat içerisinde ulaşabiliyorsunuz. Şehir dağların hemen dibine kurulmuş ve muazzam bir doğal güzelliğe sahip. Aynı zamanda çok güzel ve korunmuş bir eski şehre sahip. Eski şehir her ne kadar korunmuş olsa da evlerin çoğu restorasyona ihtiyaca bulunuyor. Bu arada, Eski şehrin de en cazibeli yeri de Konsey meydanı olarak da bilinen Piata Sfatului. Meydanın en güzel ve estetik binası Konsey binası ve bugün bir müze olarak kullanılıyor. Bu meydan şimdi çok şirin bir meydan olarak gözükse de eskiden idamların yapıldığı ve cadı olduğuna inanılan kadınların yakıldığı bir meydanmış. İnsan inanamıyor tabi bu acı gerçeğe.
Bizim gezilerde en çok sevdiğimiz aktivitelerden birisi de o gittiğimiz şehrin en hareketli meydanında bir kahve içerken gelip geçenleri izlemek. İşte sizde böyle birisiyseniz meydana yer alan Starbucks’da oturabilirsiniz. Meydanın tadını aldıktan sonra hemen meydanın aşağısında yer alan Strada Republici’ye geçip sadece yayalara açık olan yol boyunca yürümek de çok zevkli. Son olarak Konsey meydanında güzel bir kilise de yer alıyor. BU da siyah kilise olarak biliniyor.
Braşov’da nerede kalabilirim?
Braşov’da old town içerisinde çok fazla konaklama yeri bulunsa da biz biraz daha old town dışında konaklamayı tercih ettik. Biz Villa V’ de konakladık. Her ne kadar old town dışında olsa da maksimum 10 dakikada old town da olabiliyorsunuz. Burayı kesinlikle tavsiye ediyoruz. Temizlik, kahvaltı ve odanın genişliği açısından burası harika bir yer. Am bunların ötesinde ev sahiplerinin cana yakınlığı ve yardımseverliği bizi en çok memnun eden tarafıydı. Ayrıca ilk geldiğinizde odanızda 1 litre suyunuz, 1 şişe şarap ve meyve tabağı ikramlarında bulunuyor. Farklı bir otelde ya da eski şehir merkezinde kalmak isterseniz de yine aşağıdaki linkte çok fazlaca seçenek bulabilirsiniz.
–Siyah Kilise
Kilise 15. Yyda inşa edilmiş ve Doğu Avrupa’da yer alan en büyük gotik kilise oalrak biliniyor. Siyah kilise denmesinin nedeni ise 17. yda çıkan yangın sebebiyle kilisenin duvarlarının siyaha bürünmesidir.
Strada Sforii
Burası Braşov’da görülmesi gereken başka bir yer. Avrupa’nın en dar sokağı oalrak biliniyor. İlk başta itfayteciler için inşa edilmiş bir geçiş yolu ancak son zamanlarda bir sanat sokağı oalrak kullanılıyor.
Transilvanya gezimizin ikinici gününü Sibiu’dan yana seçtik. Ancak baştan söyleyebiliriz ki Braşov- Sibiu yolu epey zorlu. Transilvanya gezimizde en çok bu güzergahta zorlandık. Yolun bazı noktalarında yol ciddi anlamda daralıyor ve önünüzde tır ya da yavaş giden bir araç da varsa yolculuk süresi uzuyor. Ama her şeye rağmen Sibiuya gitmek en iyi kararımızdı.
SİBİU
Transilvanya gezimizde bizi en çok heyecanlandıran gezilerimizden birisi de Sibiu şehrini ziyaret etmek oldu. Sibiu, 2007 yılında Avrupa Kültür başkenti olarak seçilmiş bir şehir. Eğer aradığınız turist kalabalığı ile kuşatılmamamış bir Avrupa old town ambiyansı ise Sibui tam yeri. Ayrıca şehrin ünlü meydanında( Piata Mare) her daim etkinlik olabiliyor. Biz geldiğimizde ise Easter bayramı olduğundan meydanda hem çarşı kurulmuş hem de çocuklar için bir sürü etkinlik vardı. Kahveciler, tatlıcılar, hediyeli eşya satanlar ve lunapark vardı. Bize bir nevi Christmas market ambiyansını verdi canim Sibiu.
Sibiu, aslında 12. Yy’da Alman Tüccarlar tarafından kurulmuş bir şehir. O yüzden şehrin her yerinde Alman mimarisi hakim. Diğer yandan, Sibiu, gözetleyen evleriyle de bilinmekte. Şehir içinde dolaşırken bir farklılık hemen dikkatinizi çekiyor. Evlere baktığınızda evlerin çatısının gözleri olduğunu fark ediyorsunuz. Bir an acaba Big BROTHER beni izliyor mu psikolojisine bürünüyorsunuz. Sibiu, ayrıca Alman etkisi sebebiyle Oktober Fest de yapılmakta ve Christmas market de muhteşem olduğu söyleniyor. Şehir iki bölümden oluşuyor üst bölge ve alt bölge olmak üzere. Biz arabamızı aşağı şehre parke edip yukarı şehre merdivenlerden çıktık. Şehrin en önemli yeri Piate Mare yani büyük meydan. Meydanda ayrıca The Brukenthal Museum bulunuyor.
Piata Mica (Küçük meydan)
Büyük meydanda yer alan gözetleme kulesine doğru yürürseniz ve altından geçerseniz küçük meydana ulaşıyorsunuz. Küçük meydanda gene çok tatlı rengârenk evler ve de yalanlar köprüsü bulunuyor.
Sibiu’da ne Yenir?
Sibiu 2019 yılında Avrupa yerel gastronomi ödülüne layık görülmüş bir şehir olduğunu belirterek konuya giriş yapmak isteriz. Sibiu’da biz, bir evin mahzen katına kurulan çok otantik bir restoranda yedik. Adı Crama Sibiul Vechi ve yerel lezzetler sunan bir restoran. Biz burada Turkisch chicken şiş olarak geçen tavuk şişten yedik ve çok başarılı bulduk.
Bran kalesi (Dracula Kalesi)
Transilvanya ruhunu en iyi neresi yansıtıyor derseniz orası Bran kalesi deriz. Bu kale aynı zamanda bütün dünyada Dracula kalesi olarak da anılıyor. Peki bu kale neden Dracula kalesi olarak anılıyor.
Birincisi; 1897 tarihli İrlandalı yazar olan Bran Stoker romanı olan “Dracula”. Bran Stoker’ın romanında Dracula kalesini kayalık bir tepe üzerinde, vadiye bakan ve yanından nehir akan bir yer oalrak tasvir etmiş ve bu tasvire de Bran kalesi cuk diye oturuyor.
İkincisi ise 1456-1462 tarihleri arasında bu kalede meşhur Vlad tepeş(Kazıklı Voyvodo) ya da Vlad Dracula de yaşamış ve hepimiz tarih derslerimizden Vlad Tepeş’in ne kadar zalim ve despot bir hükümdar olduğunu biliyoruz. Çünkü düşmanı olarak gördüğü Türk askerlerini ve muhaliflerini kazığa oturtturarak öldürmesi ile biliniyor. Ayrıca gene halk arasında Kurbanlarının kanını içtiğine dair söylentiler vardı. Bu yüzden Bran Stoker romanına ilham kaynağı olmuş bir şahsiyettir.
Bran kalesine giriş bir yetişkin için 55 lei(11euro).Çocuklar için ise 15lei. (3 euro)
Şatonun içerisinde aynı zamanda zaman tüneli ve bir de işkence müzesi bulunuyor ancak bunlar ekstra ücretli. Kale de diğer taraftan Romanya tarihi figürlerinden birisi olan Kraliçe Maria’nın kullanmış olduğu mobilya takımları ve sanat eserleri de sergileniyor. Çünkü burası Komünist döneme denk Romanya Krallığının ikamet ettiği yermiş aynı zamanda. Zira Kraliçe Maria zamanında kale altın çağını yaşamış, Çünkü kraliçe burada yaşamaya başladıktan sonran her tarafını, odalarını yeniden diyazn etmiş.
Biz sabah çok erkenden gittiğimizden girişte kuyruk yoktu ve hemen kalein içerisine girdik. Bu yüzden ziyaret etmeyi düşünüyorsanız erkende gitmenizde fayda var. Biz çıkarken öğlene geliyordu ve girişte ciddi kalabalıklar oluşmuştur.
